23 Haziran 2010 Çarşamba

Blog 1 yaşında!

Bana göre yazmak, bardak dolduktan sonra taşan kısımdır. Bardak dolmadan sırf taşırmak için çalkalanırsa, taşan kısım bulanık olur. Bu düşünce doğrultusunda, yazmak için hiç acele etmedim şimdiye kadar. Onun yerine bardağı doldurmaya çalıştım daima. İnancım, bardak dolduğu takdirde zaten kolayca taşacağı yönündeydi.

Ancak, her gün bi şeyler okudukça hoşuma gidenleri not almak ve ters bulduklarıma tepki vermek için bi şeyler yazma isteği eskiden beri aklımdaydı ama biraz tembellik biraz da yukarıdaki anlayış buna izin vermiyordu! Geçen yıl bir Haziran günü okuduğum bir yazının ardından, "bi yerden başlamak lazım, ya da ortalığı dolduran kerameti kendinden menkul tiplerin saçmalamalarına kızmamak lazım" diyerek yazmaya başladım. Bu blog sayfasını ani bir kararla bi kaç saat içinde açıverdim. İlk zamanlarda hedefim, her gün okuduğum şeylerin özetini ya da (olumlu veya olumsuz) en çok iz bırakanı niteliğinde bi şeyler yazmak ve tepkimi tarihe not düşmekti. Bir de sağ kolondaki favori bloglar listesinden takip etmek istediğim yazıları günlük düzenli takip edebileceğim bir ortam hazırlamaktı. Aylık hedefim 20 civarında (işgünü sayısı) entry girmekti. İlk zamanlarda hızımı alamayıp çok daha fazla girdiğim günler oldu ama özelikle yılın son aylarında motivasyonumu bozan önemli bi olay sonrasında girişler azaldı.

Düzenli update edilmemesine rağmen ve okunmak amacıyla değil, sadece deşarj olma, tarihe not düşme ve içini boşaltma amaçlı yazılmasına rağmen, bu dönemde 20'den fazla ülkeden 1700'den fazla (günlük dörtten fazla!) ziyaretçi toplaması başlangıçtaki tahminimin ötesinde. Şunu da farkettim ki, düzenli yazsam ve bazı rating yapan konulara değinsem bu blogun ziyaretçi sayısı çok daha fazla olabilirmiş. Zira ziyaretçilerin çoğu Hz. Google aracılığıyla, bazı anahtar kellimeler aranırken gelmiş! Zaten bi kaç yakınım dışında kimse böyle bir blog yazdığımı dahi bilmiyor, biraz reklamını yapsam çok daha fazla ziyaretçi olabilirmiş, onu farkettim!

Bu bir yılın ardından, bu sayfaya geçerken uğrayanlar dahil, "acaba ne yazmış?" diye merak edip bakan herkese teşekkür etmek lazım sanırım!

7 Haziran 2010 Pazartesi

"Euro beş yıl içinde ölecek"

The Telegraph'da bugün rastladığım bir haberin başlığı, yukarıdaki ifadenin ingilizcesi idi.

Üstelik bu önemli ifade tek kişinin iddiası değil, Sunday Telegraph tarafından çok sayıda Avrupalı iktisatçı arasında yapılan bir anketin sonucuymuş! Tarih de verilmiş Euronun vefatı için: Mevcut AB parlamentosunun görev süresi sona ermeden önce!

-----------------------------------------
Euro 'will be dead in five years'
The euro will have broken up before the end of this Parliamentary term, according to the bulk of economists taking part in a wide-ranging economic survey for The Sunday Telegraph.

By Edmund Conway
Published: 10:23PM BST 05 Jun 2010
------------------------------------------


Bu makale, aklıma Robert Mundell'in bundan on küsur sene önce, Tek Dünya Parası bağlamında söylediği bir sözü hatırlattı:

"Bundan yirmi sene sonra dünya üzerinde daha az çeşit mi yoksa daha çok çeşit mi para olacağı hususu, Euro'nun başarısına bağlı" demiş, taa o tarihlerde, Mundell.

Son zamanlarda Avrupadan gelen haberlere bakılırsa, anlaşılan önümüzdeki dönemde dünya üzerindeki para birimi sayısı TDP istikametinde azalmadan önce, biraz artacak.

Hani İngilizce'de pek sevilen bi ifade vardır, "iyi lolacak ama iyileşmeye başlamadan önce daha kötü olacak" mealinde.. Anlamı, daha dip falan bulunmadı, yakın zamanda daha kötüye gidecek, ancak uzun vadede, önce iyice bi kötüleştikten sonra yükselmeye başlayacak" şeklindedir. Ama algıdaki seçicilik nedeniyle bu ifade olumlu algılanır, sadece cümlenin olumlu kısmı dikkate alınarak (Psikolojide bunun bi adı vardı ama hatırlayamadım!)

Tek Dünya Parası konusu da, Euronun basiretsizlikleri nedeniyle, ancak daha uzun vadede ve daha sıkıntılı olarak gündeme gelebilecek. Ama böylesi daha ikna edici olacaktır. Bugünlerde kendi saçmaları sonucu yaşadıkları ekonomik sıkıntıların yegane faili olarak Euroyu görenler, ortada euro değil de minik milli paralar olsa bu kafa ve bütçe yapılarıyla daha iyi durumda olamayacaklarını anladıkları zaman, TDP daha güçlü bir şekidle akla gelebilecektir.... Euro tecrübesi, uzun vadede TDP'nin öneminin idrakine yardımcı olacaktır. Tabi ki sıkıntısız olmayacaktır bu, hayatın temel kuralı gereği!

Zira insanoğlu mantıklı ama maliyetli şeyleri iyice zora düşüp mecbur kalmadan yapmaz! TDP de öyle olacaktır. Önce dibi bulmak lazım, TDP'nin öneminin herkes tarafından idrak edilebilmesi için...

4 Haziran 2010 Cuma

PIGS yetmedi, PIGSHIT yapalım!

Yunanistan'ın sendelemeye başladığı günlerde aynı ekibin (akıbetin?) diğer elemanlarını da ifade etmek üzere PIGS kısaltması türetilmişti:

Portugal
Ireland (and Italy?)
Greece
Spain

Bugün itibarıyla Macaristan'ın da kokusunun çıkmasıyla, anında kısaltma da revize edilmiş, PIGSHIT şeklinde.

Portugal
Ireland
Greece
Spain
Hungary
Italy
Turkey!

Hadi üsttekiler neyse de Türkiye'nin ne işi v ar o listede?
Acaba (ve temennimiz) bu kadar anlamlı bir kelime bir harf yüzünden eksik kalmasın diye mi?
Atalarımızın "shit yoluna kurban gitmek" dedikleri bu olmalı!

1 Haziran 2010 Salı

New Normal: Kriz'in rutinleştirdiği hareketler

"Normal-normal" zamanlarda garip gelebilecek baı hareketler, yaşadığımız (ama okyanus içindeki baklık misali çoğumuzun farkında olmadığı) bu "kriz-normali", ya da bazılarının ifadesiyle "yeni normal" (new normal) dönemlerde kanıksadığımız ve rutine dönen bazı hareketler de görüyoruz.

Mesela, son dönemde ABD'nin TMSF'si FDIC'nin her cuma günü akşamüstü rutin haline getirdiği hareketi, bir kaç bankayı daha kapatmak! Eskiden bu kapatma haberleri "FDIC şu kadar bankayı kapattı" diye verilirdi, artık ya hiç haber yapılmıyor ya da kıyıda köşede "FDIC Florida'da, California'da, şurada burada banka kapattı" diye özellikle toplam rakam zikredilmeden veriliyor (siz de dikkat edin!). Allah için FDIC durumu iyi idare ediyor. Hem kasadaki para suyunu çektiği için, hem de krize karşı psikolojik harekat çerçevesinde banka kapatmaları sayı ve haber olarak minimum seviyede tutuyor, mızrağı çuvala sığduırmaya çalışıyor, kendi çapında.

Krizin ilk zamanlarında başka bir rutin hareket de, zarar açıklaması gereken ABD'li banka yöneticilerinin ilk uçakla Arap şeyhlerinin kapısına koşması ve batık bankalarına ortak olmaları için onları ikna ettikleri ölçüde zararları yazmaları idi (O konuda da en başarılı operasyonu Citi yapmıştı, bugün itibarıyla tuvalet kağıdı fiyatına yaklaşan hisseleri çok iyi fiyattan bazı Arap şeyhlerine geçirmeyi başarmıştı).

O dönemdeki ABD'de banka bilançolarının açıklanmasına ilişkin haberlerin biçimlerine dikkat eden oldu mu bilmem. Mesela, "banka son çeyrekte 4 milyar dolar zarar etti ama 4.5 milyar sermaye buldu" türünden haberler ile, zarar var ama merak etmeyin onu kapatacak kadar sermaye kondu mesajı verilmeye çalışılıyordu. Banka 10 milyar sermaye bulabilse 9'unun zarar yazılabileceğini, 5 yerine diyelim 2 milyar sermaye bulmuş olsa da 4 yerine 1-2 milyarının zarar yazılmış olacağını pek kimse düşünmediğinden, durum idare edilmiş oluyordu.

Son dönemdeki ABD kaynaklı ekonomi haberlerinde rutin hale gelen bir şey de, ABD piyasalarındaki düşüşün yabancı faktörlere bağlanması. Eğer ABD borsaları düşmüşse, sorumlusu mutlaka yabancı ülkelerdeki gelişmelerdir! Örneğin;

- Yunanistanın notu indirildiği için Dow düştü,
- Kuzey-güney kore gerginliği yüzünden Dow düştü,
- Çin Avrupa tahvillerini azaltabilirim dediği için Dow düştü,
- en son geçenlerde İspanya'nın notu indiği için Dow (İspanya piyasalarından da fazla!) düştü,
- bu sefer de eminim ki, bugün henüz açılmamış olan ABD borsaları bugün de düşerse, yarınki MarketWatch haberlerinde "İsrail, Türk yardım gemisine saldırıp Türk vatandaşlarını öldürdüğü için" Dow düşmüş olacak. Oysa bu kriz ortamında şirketleri batan, halkı işsiz ama gırtlağına kadar borçlu ABD'de borsalarının düşmesi için hiç bir neden yok!

Tamam, yukarıda sayılan yabancı faktörlerin piyasada etkisi olmaz demiyoruz, ama dikkat ediyor musunuz bilmem, piyasaların düşmesinde ABD kaynaklı hiç bir kötülük dillendirilmiyor, kendileri her daim masum, orada her şey güllük gülistanlık, ama hep başkaları yüzünden ABD borsaları düşüyor!.. Zavallı onlar!

Haberlerin bu şekilde mazeretlendirilmesinin gayet masum olduğunu, bunun da ABD'de krizle psikolojik mücadelenin bir yöntemi olmadığını düşünen var mı bilmiyorum. Eğer hala o kadar naif olmayı başarabilenler varsa, tedavi amaçlı günde üç öğün MarketWatch başlıklarına göz atmaları tavsiye edilebilir!

Krizin son dönemde Avrupadaki rutini de her haftasonu (pazartesi günü piyasalar açılmadan hemen önce) "ekonomik tedbir-destek paketi açıklamak"! Şimdiye kadar bu yöntemi bi kaç kez uyguladılar ama bakalım papaz daha kaç defa pilav yiyecek.

Gerçekten çok tarihi bir dönemden geçiyoruz. Henüz oturmamış bir disiplin olan iktisat disiplininin sonuçta ayaklarının yere değeceği bir süreci yaşıyoruz.

Mesela özellikle son dönemdeki icraatlarıyla her taraflarından "kredibilite" akan rating şirketlerinin bazı not artış-azaltış haberlerini gün içinde verirken bazılarını gün sonunda vermesinin nedenlerinin de sorgulanacağını ümit ediyoruz bu dönem sonunda. Şayet hala o rating şirketleri "sağ-salim" kalırlarsa, o çok titiz olduklarını beyan ettikleri notların açıklanma zamanlarında da bundan sonra titiz olmalarını sağlayacak düzenlemeler gelebilecektir o süreç sonunda. Ne demek istediğimi, o şirketlerin bazı ülkelerin notlarını açıklama zamanlarına ve ardından global piyasalarda yaşanan hareketlere göz atanlar daha iyi anlayabilir.

Tabi bahsettiğim o türden bir düzenleme yapılana kadar öncelikle ratingciler ve global manipülatör çetesinin (nam-ı diğer PPT ve saz arkadaşları) çabasıyla işin abartılarak tutarsızlıkların ayyuka çıkarılması lazım ki henüz o dönemi yaşıyoruz!
Clicky Web Analytics Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-Noncommercial-Share Alike 3.0 United States License.