23 Ağustos 2011 Salı

"Piyasalar Yanlış Yapar mı?"

Kaynak: HT Gazete 14 Ağustos 2011





Vaktiyle "IMF Gözcüsü" namıyla ma'ruf köşe yazarımızın geçen haftaki bir yazısı daha okuduğum anda irrite etmişti. Bi sürü şey yazmak geçmişti içimden o sırada ama tembellik izin vermemişti. Başka bir vesileyle yine o piyasa şövenizmi konusu gündeme gelince, bu defa tembelliği bırakıp yazayım dedim.





20. yüzyılda (özellikle son 20-30 yılında) ekonomi okuyanlar çok şanssız tipler aslında. Kendimden biliyorum! Neoklasiklerin ayakları yere basmayan teorilerini, sanki yegane doğruymuş, adeta Allah kelamıymış gibi ezber etmek zorunda kaldık. Bazıları tabi ki o teorileri ezberlemekte daha başarılıydılar. Bizim gibiler, kolay ikna olmayan ya da genetik muhalif tipler, neoklasiklerin teorilerinin temel dayanağı olan varsayımları önkoşulsuz kabul etmekte zorlandılar. Bu tür sıkıntı yaratan varsayımların başında da insanoğlunun rasyonel yaratıklar olduğu varsayımı ile birlikte, piyasaların etkin (efficent) olduğu efsanesi gelir. Her ne kadar piyasaların efficient olmadığını gösteren ampirik çalışmalar bolca bulunsa da, halk ağzında bu teori hala prim yapabilmektedir.





Kumcu üstadımız, 20. yüzyıl hakim iktisadi ideolojisinin yılmaz savunucularından biri olarak, piyasaların yanlış yapamayacağı (hatta yapabilemeyeceği), hükümetlerin ise her zaman yanlış yapacağı ezberini tekrar ediyor. Hatta, "piyasalar yanlış yapıyor" cümlesinin sarfına dahi tahammül edemediği için bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissetmiş. Ona göre bu isabetsiz cümlenin sarf edilme nedeni, (piyasanın yanlış yapması değil,) "piyasaların oluşturduğu (ilahi!) dengenin bu "iftira"yı atanların işine gelmemesiymiş.

Yazarımız, piyasaların yanlış yapmasının mümkün olmamasının gerekçesi olarak;



"Piyasa denen olgu, milyonlarca, hatta milyarlarca ekonomik birimin bir
araya geldiği alışveriş ortamıdır."
tanımını yaparak, bu kadar çok kişinin birden yanlış yapıyor olması mümkün değil demeye getiriyor. Oysa bu cümlenin ibretlik başka bir versiyonu, "milyonlarca sinek yanılııyor olamaz, siz de b.k yiyin" şeklinde değil midir?

Piyasaların etkinliği safsatasında şu (niteliğe bakmadan) kuru kalabalığa (niceliğe) önem atfetme konusunda yapılan varsayım hatası kritiktir. Bu noktada Nesim Nicholas Talib'in Siyah Kuğu kitabındaki açıklamalarını hatırlamamak mümkün değil.

Siyah Kuğu'daki aforizmalara dalmadan, Neoklasik iktisada tapanların dahî anlayabileceği basitlikte anlatmak için şöyle ifade edeyim, meşhur büyük sayılar kuralının neden piyasaları hatadan vareste kılmadığını.

Matematikte bazı sayılar aritmeik artar, bazıları geometrik. Ya da bazı soruların cevabı evet (bilgisayardaki 1) veya hayır (bilgisayardaki 0) şeklinde verilebilir, fakat bazı soruların cevabı, 1 veya 0 olabileceği gibi, 1 trilyon, 100 trilyon gibi rakamlar da olabilir. Örneğin, "cebinde paran var mı?" sorusunun cevabı evet veya hayır olabilir. Ama "kaç paran var?" sorusunun cevabı, hiç (sıfır) olabileceği gibi, Bill Gates gibi 50 milyar dolar, ya da Hedge fund yöneticilerinin yönettiği portföyler dikkate alındığında trilyon dolarlar olabilir. Her iki cevap da tek sorunun, hatta aynı sorunun cevabıdır ama birbirinden oldukça farklıdır! İşte zurnanın "zırt" dediği, neoklasik iktisat hayranlarının ise dikkat etmediği nokta tam da burasıdır. Eğer piyasadaki "milyonlarca hatta milyarlarca ekonomik birim"in büyüklükleri homojen ise (mesela her birinin yaklaşık olarak 1000-TL portföyü varsa), ve büyüklüklerin standart sapması çok büyük değilse (mesela herkesin portföy büyüklüğü 1000-10.000 TL arasında değişiyorsa)i, öyle bir piyasanın etkin bir piyasa olabilme ihtimali vardır (Sadece buna bakarak "etkin"dir demek mümkün değil, sadece ön koşullardan biri mevcut denebilir). Ama bir piyasada hem "üj-bej liralık" portföyler, hem de iki üç basamaklı milyar dolarlık portföyler birlikte varsa, öyle bir piyasada kafa sayısının hiç bir anlamı yoktur. Zira, büyük paraya sahip tek kişi (sadece bir tane kafası olmasına rağmen!) milyonlarca küçük kişinin (toplamda milyonlarca kafa sözkonusu olmasına rağmen) yaptığının aksi yöne piyasayı götürebilir.

Mesela, şu an ABD'deki borsa işlemlerinin %70'inin (bazılarına göre %80) "makine"ler tarafından yapılmaktadır. Peki piyasada "makine" sahibi "ekonomik birim" sayısı kaç tane? Çok büyük ölçekte algoritmik trading yapabilen banka sayısı acaba iki elin parmaklarını bulur mu? O durumda, bir piyasada eğer sayıları 10'u dahi bulmayan dev bankalar (ki sayıları gittikçe azalıyor, bugünlerde JPMorgan Chase'in BOA'yı devralacağı konuşuyor, anlamı, iki makine bile teke düşecek!) borsadaki işlemlerin %70'İni yapıyorsa, geriye kalan milyıonlar sadece %30 yapıyorsa, o piyasada "tek kişinin kararı piyasaları etkileyemez" deme naifliğini devam ettirme imkanı var mıdır?

Her şeye rağmen hala tek "ekonomik birim" piyasayı etkileyemez deme iddiasını sürdürenler varsa o zaman too-big-to-fail (TBTF) kavramının niye ABD'de FED ve hükümetin ödünü koparmaya devam ettiğini nasıl açıklarsınız? Eğer tek "ekonomik birim" piyasaları yönlendiremiyorsa, bırakınız batsınlar efendim! Neden zombilerin ayak altında dolaşmasına izin veriyorsunuz? Hele hele iki zombiyi birleştirip daha korkunç yeni zombiler yaratmaya çalışıyorsunuz? Sadece TBTF kavramı bile, etkin piyasa romantiklerinin çenesini kapatmaya yeter, objektif düşünüldüğünde.

Romantik iktisatçılar, tek kişinin piyasayı yönlendiremeyeceği varsayımıyla (adeta seçimlerdeki gibi piyasada herkesin bir tek oy hakkı olduğu sanısıyla) toplam sayıya itibar ederler. Asgari ücretinden biriktirdiği bir kaç bin lira ile zengin olma hayali kurup piyasada işlem yapan bir işçi ile, Warren Buffet'in ya da Soros'un piyasayı etkileme gücünün eşit olduğunu varsayarlar. Bu varsayımın saçmalığını piyasayı ucundan kıyısından takip eden herkes bilir. Hala ikna olmayanlar için de MKK'nın yayınladığı yayınladığı yatırımcı profili istatistikleri vardır. İMKB'de "1 milyon yatırımcı"dan bahsedilir ama bunların kaç tanesinin kaç parası vardır? MKK'nın Aylık İstatiki Veriler Tablosunda yer alan istatistiklerden "Yatırımcı Bazında Portföy" ve "Dilimlere Göre Portföy" büyüklükleri, o çarpıcı ibretlik bilgiler sağlamaktadır.

Örneğin, bizim borsada "1 milyon yatırımcı var" denir, söyleyenin pozisyonuna göre bazen övünmek, bazen de toplam 70 milyon nüfusa nazaran yetersizliğini vurgulamak için. Temmuz 2011 itibarıyla, bu "1 milyon yatırımcı"dan 120.340 kişinin portföyündeki para miktarı 1 TL'nin altındaymış! (evet evet, kısaltma yok, "yazıyla Bir Türk Lirası!"). Tam 371.117 yatırımcının hesabındaki para miktarı da "2 Türk Lirası ile 100 Türk Lirası" arasındaymış! Diğer bir ifadeyle, bizim "1 milyon yatırımcı"nın yaklaşık yarısının hesabındaki para miktarı 100 lira bile değil! Tam olarak 491.457 kişinin hesaplarındaki paraların hepsinin toplamı 7 milyon lira tutmuyor (tam olarak 6.910 bin lira) iken, hesabındaki para 1 milyon TL'nin üstünde olan sadece 3.037 kişinin portföy büyüklüğü toplamı ise 19 milyar 300 milyon Türk lirasıdır.

Şimdi böyle bir piyasada, yarım milyon kişi mi yönlendirme gücüne sahiptir, yoksa o üç bin kişi mi? Ya da böyle bir piyasada "bir milyon ekonomik birim var" diyerek "piyasalar ne yaparsa doğru yapar" sonucuna varmanın imkanı var mıdır?

Nesim Talib, Siyah Kuğu'nun 14. bölümünde iki ülkeden bahseder, Vasatistan (Mediocristan) ve Aşıristan.(Extremistan) Bu iki ülkedeki rakamların karakteristiği farklıdır. Birindeki sayılar 0-1 veya evet-hayır gibidir. Orada kafa sayısı önemlidir. Diğerinde ise neredeyse sonsuzdur. Burada basitleştirmeye çalıştığım anlatımın orijinalini, meraklısı oradan okuyabilir.
Clicky Web Analytics Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-Noncommercial-Share Alike 3.0 United States License.